9 Eylül 2018 Pazar

Yolcu







 Bir yabancıyız hepimiz, bir yabancı. Turist gibi değil de yolcu gibi. Öyle olsa rehberimiz olurdu belki, belki bir harita, belki bir bavul fena olmazdı. Oysa bizler yanımıza küçük bir çanta aldık. İçerisine vicdanımızı tepiştirdik, bir kenarına hayallerimizi sıkıştırdık, yürüyoruz işte yürüyoruz. 
   
  Yolun yarısına gelmeden unuttuk başını. Kimimiz özgür olmak istedi, kendi yolundan gitti. Kimimiz yolun sonunda yolun başını hatırlama ümidindedir herhalde. 
   
   Ben mi ? Ben pek düşkünümdür anlamaya. Oturdum ilk bulduğum ağacın dalına, başladım düşünmeye. Düşünüyorum da hala. Zor gibi gözükmesin hemen. Ben de en az diğerleri kadar görüyorum yolun sonunu. 
     
   Ne zaman bir yolcu geçse inanın ki yeniden geçer bu yoldan. Yolun sonu yoktur yolcu. Onlar konuşur ben dinlerim. Hep bir ayrı anlatılır; ama yol, yol hep aynıdır. 
  
  Birileri kazanır, birileri çalar; birileri yükselir, birisi gelir çeker; birisi ne zaman sevmeye kalksa birileri hemen nefret eder. Acıları dindirmek küfürmüş gibi bu yolda, savaşmak mübahtır. Nasıl olur ama ? Vardır bir sebebi daima. Birileri incinmeden birileri doyamaz çünkü. 
   
   Uzatmayacağım bu kısmı eminim sevmiyorsunuzdur siz de değişmeyeceğini düşündüğünüz yanlışlardan söz edilmesini. Bense şunu teklif ediyorum. Kimse ne düşündüğümüzü duyamıyorken en azından düşünmekten vazgeçmesek. Bazen en büyük eylem, müdahale düşünmek değil midir ? Yoluculuk falan demişken : illaki  yürüyeceğiz madem bu yolu, birkaç düşünce tohumu ekelim toprağa, bir gün dinlenecek bir gölge bulmak için bile değer buna.
  

    


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder