17 Eylül 2018 Pazartesi

ve adem elmayı yedi


...Ve Adem elmayı yedi.

Tekrar ve tekrar başladı, sonunu görmeden yitirilmiş olduğunu bildiği bir günü yaşamaya. Tekrar ve tekrar.

Öğle güneşi cehennem ateşiymişçesine doluyordu perdenin boşluklarından içine odanın,
onu rahatsız etmek ister gibi.

Zorla da olsa gözlerini açmayı başardı. Uyku sersemliğiyle başladı el yordamıyla telefonunu aramaya. Baktı "acaba bu sefer güne hangi saatinden başlayacağım?" sorusuna cevap bulabilmek için telefonun ekranına.

13:49

"Harika(!). Bu gün daha fazla zaman öldürebilirim."

Her gün olduğu gibi yatakta uyanık geçirdiği 1-2 saatin ardından kalktı, elini yüzünü yıkadı, az biraz kahvaltılıklardan atıştırdı.

Başladı artık kafasının içindeki rastgele yerlerden bulduğu-duyduğu veya yine kafasında türettiği farazi sorulara kendince cevaplar bulma işine.

"Sessizliği duyabilir misin?"
"Karanlığı görebilir misin?"

18:11

Binaların arasından ancak görebiliyordu batmaya başlayan güneşten saçılan kızıllığı.

Vücudu yemeğe ihtiyaç duyuyordu ama yapılacak bu kadar iş varken kalkıp yemekle uğraşamazdı. Yapacak başka birisi de yoktu.

"Yalnızlık ilaç mıdır hastalık mı?"

Orasını hiç çözememişti ama emindi insanlardan kendi isteğiyle uzaklaştığına.

Zaten ne gereği vardı ki korteksinin varlığından şüphe ettiği, bomboş tüketim merkezli hayatlar yaşayan vitrin mankenleriyle konuşmanın?

"Aptallar."

"Acaba doğru olan bu ama ben onlar gibi olamadığım için geçerli bahaneler mi üretmeye çalışıyorum?"

"Ne kadar çok kızla yatarsan o kadar iyi misin?"

21:59

Vakit geçti çabucak. Artık kararmıştı hava. Lambasını açıp odanın loş olması için bi tişört geçirdi lambaya. Kırmızı bir tişört.

"Yasaklar neden daha çekicidir?"
"Temelini insanın kurduğu şeyleri bir insan olarak kabul etmek zorunda mıyım?"

Beyni bunca zamandan sonra kaldıramaz olmuştu. Her soru, her sorgu bir iğne daha saplıyordu ona.

Fırlatmak istiyordu bi' şeyleri.
Kırmak istiyordu bi' şeyleri.
Herhangi bi' şeyler.

1:23

Artık geçmez olmuştu zaman. Bir soru daha sordu ama bilmiyordu bunun son sorusu olduğunu;

"Adem niye yedi lan o elmayı?"

Geçmiyor zaman.

3:33

Artık uyumaya karar verdi. Kulaklığından içine dolan tek bir şey vardı yarına dair;

"Nolur olsun,
Nolur olsun işte,
Bugün herhangi bir gün olmasın,
Olsun işte mucize..."

Uyudu.

1 yorum: