ilkemiz şu olacak konuya girerken
hiçten
hiçbir şey yaratılamaz tanrısal güçle
ve doğa
hiçbir şeyi indirgemez hiçliğe
ölümlülerin bunca korkuya kapılmaları
yerde ve gökte tanık oldukları olaylara
gözle görünür bir neden bulamamalarındandır
kolaydır tanrının istemiyle açıklamak bunları
ama biz
daha açık seçik göreceğiz önümüzdeki yolu
hiçten
hiçbir şey yaratılamayacağını kavrayınca
mesela
şeylerin nasıl oluştuğunu
ve
nasıl var olduğunu
anlayacağız ilkemiz doğrultusunda
bir kere hiçten yaratılmış olsaydı varlıklar
her türlü varlık her kaynaktan doğardı
özü olmazdı hiçbirinin
insan denizden çıkardı
pullu balık topraktan
ve kuşlar gökten türerlerdi durup dururken
sürüler
kuytularda üreyen yabanıl hayvanlar
ekili ya da çorak toprakları doldururlardı
aynı ağaçlarda bitmezdi hep aynı yemişler
elbet değişirlerdi
her ağaç
her yemişi verirdi
kendine özgü doğurgan gövdelerden oluşmasaydı
neden her varlık doğsundu farklı tür anadan
imdi
her varlık kendi özünü barındırdığından
ancak
uygun dokunun
uygun atomların bulunduğu yerden doğar güneş ışıksız dünyaya
bu yüzden
her şey
rastgele doğamaz her şeyden
özel gücü özündedir doğumunu hazırlayan
mesela neden baharda açılır gül
ekin olgunlaşır yazın
ve üzüm neden büyüsüne kapılır güzün
özlük özellikleri elverişli anda toparlanmayınca
ortaya çıkıp
varlıklar gelişmeseydi
dirim bağışlayan toprak
en uygun mevsiminde
onları korumasız sürer miydi ışıklı dünyaya
hiçlikten doğsalardı zaman gözetmeden
olmadık aylarda ürerlerdi elbet ansızın
ilksel gövdeleri olmadığından
ve
dahası
özlerinin doğasında bulunan
serpilmeleri de belli bir süreçle belirlenemezdi
mesela bebekler birdenbire büyüyüverir
ağaçlar dilediklerinde bitiverirdi topraktan
ama öyle değildir doğanın yasası
biliyoruz
doğada usul usul gelişir varlık
kendine özgü yapıyı taşıyarak kendinde
kendine özgü maddesiyle
çoğalır ve beslenir
dahası da var
çıkagelmezse mevsim sağanakları
veremez yüzgüldüren ekini toprak
besinsiz kalınca da üreyemez hayvanlar
ve sürdüremezler dirimlerini
atomları yadsıyan kuramın tersine
ortaktır çoğu öğeler
etkiler birbirini durmadan varlıkların çoğunda
tıpkı ayrı sözcüklerdeki harfler gibi
düşünelim
neden öylesine büsbüyük yaratmamış doğa
ki
yürüyerek geçememiş insanlar okyanusu
elleriyle devirememişler dağları
ve
sürdürememişler yaşamlarını kuşaklar boyu
çünkü varlık
doğumu için özel bir doku ister
kendi yapısının niteliğini belirleyen
demek ki
hiçbir şey oluşamazmış hiçlikten
çünkü her varlık
dayanıksız havaya çıkmadan
kendi sebebini kendi taşımalıdır
son olarak görüyoruz ki
işlenmemişten daha yetkindir
işlenmiş topraklar
ve emeğin değdiği yer
tatlı yemişlerden geçilmez
çünkü öyle tohumlar gizlidir ki toprakta
sabanla alt üst ettiğimizde
uyarırız verimliliklerini onların
yoksa çabamıza gereksinmeden
ulaşırlardı yetkinliğe
ikinci ilke
kurucu atomlarına ayırır bileşikleri doğa
ve hiçbir şeyi indirgemez hiçliğe
eğer öğeler yok edilir nitelikte olsa idiler
yitip giderlerdi nesneler
birdenbire
bağlantıları kopartmak
ayırmak için parçaları
güç harcamaya bile gerek kalmazdı
ne ki
yok edilemez tohumlardan oluştuğundan her şey
hiçbirinin yitmesine göz yummaz doğa
çatlaklardan içeri kırıp çözüştüren
ya da
bir vuruşta yıkan bir güç olmadıkça
öz dokuları tükenen varlıklar
yeryüzünden silinebilseydi hepten
hangi kaynaktan türetirdi venüs bunca çeşit canlıyı
nasıl sürerdi yaşam ışığına
kendisine döndüklerinde
nasıl bulurdu her keresinde toprak
türlerin gelişmesi için gereken özel besinleri
nereden tazelenirdi deniz
ona kavuşan ırmak
ve esir nereden beslerdi yıldızları
zamanın uzun dilimi
karanlık geçmiş
elbet tüketebilirdi ölümlü gövdeleri
oysa sonsuz geçmişte
evreni durmaksızın yenileyen gövdeler süregelmişse eğer
ölümsüzdür onlar
hiçbir varlık
hiçliğe indirgenemez o zaman
yani
hiçten
hiçbir şey yaratılamaz tanrısal güçle
ve
doğa hiçbir şeyi indirgemez hiçliğe.
MÖ. ~60 Lucretius

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder