25 Ekim 2018 Perşembe
Lehayim
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmak isterdim
Yaşama dair bir şeyler var içerimde
Ufak tefek kırıntılar var
Bir fareyim de peşlerine düşmüşüm sanki
Geberiyorum sanki açlıktan
Geberiyorum sanki düşünmekten
İzini çoktandır kaybettiğim o estetik mihrağın
Seyirlik ışıltısı
Düşlerime bile uğramıyor artık
Ben de yazmıyorum onu
Olur olmadık zamanlarda
Sözsüz
Yazısız
Habersiz bir anlaşma gibi bu
Yazmıyorum yazmamasına da
Yağmur yağıyor akşamları
Yapışıyor bir su birikintisinden paçalarıma
Yanımda taşıyorum dinene kadar
Çıplak ıslaklığı işliyor çarpık bileklerime
Oradan da kalemime giden uzunca bir yolculuğa çıkıyor kimileri
Düpedüz korkaklık bu
Kalemimden korkuyorum
Dingin bir koku var solucanlar diyarında
Benim için sessizleşmiş sanki Ankara
Yazmalıyım bir şeyler
Düşmüyor paçamdan başka türlü
Kalemimin zuhur ettiği her kelime
Bir yağmur damlası olup alçalıyor üstüne çalıların
İnerken bakıyor bütün şehre
Pus ve kasvet..
Yaşanmışlıklar var diplere doğru
Sanki büyük ayıplarmışçasına
Anılarımı saklıyor şu koca gri oluşum
Gri desem de aldırmayın
Rengi yoktur bu şehrin hiç
Anıların rengi vardır çoğu zaman
Hatırlarım
Yoksa kör eder insanı
Bu sokaklar
Bu ahmak su birikintileri
Bu yamalı yol
Karşıdaki seyyar simitçi
Şakaklarıma yağan şu yağmur....
Kör eder insanı
Hatırlarım
Aşk derler belki de renklidir zanlarınca
İstek derler belki de hevesleri vardır
Derim ki
aşk değil ihtiras
istek değil arzu
kısasından bir motto bu da
'Lehayim' derim
Ardından 'hayata'
Renksiz bu düş
Yaşama dair bir şeyler vardı içerimde
Ufak tefek kırıntılar
Bir fareydim de peşlerine düşmüştüm sanki
Geberdim açlıktan
Geberdim düşünmekten
gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder