1 Haziran 2019 Cumartesi

pek-çok



pek çok şey

kaybedilebilecek pek çok şey vardı

mesela

gidebilirdim bu şehirden

adının hiç geçmediği sokaklarda

kaybolabilirdim geceleyin

bi defter bulurdum şöyle eskilerden

kara kaplı kocaman bi defter

sonra kendi sırtımda paralar

oturup satırlarında

yaralarımı sarardım

belkim duyarsın d'ye

birkaç kelime karalar

nefesim kesilir

kaldırımlarda sızardım

bi rüya seçerdim şöyle tokat gibi

dibine kadar sürrealist

dibine kadar na-mümkün

sonra bulutların sırtına atlar

daha başlamadan

bitecek olmasına kızardım

gördüğüm şehirleri tek tek

gözkapaklarımda saklar

olur da bir gün

sana göstermek için yazardım

pek çok şey

alabileceğin pek çok şey vardı

ama sesim

ama hevesim

ama kendini aldın benden

pek çoklarının arasında

pek çok kez

kendi yazdıklarımı kundakladım

kimse bilmezdi

kırgınlıklarımı dizelerinde ağlardım

ve bazı bazı yazardım

kimse bilmezdi ama

pek çok şey

anlatılacak pek çok şey vardı

şimdi yıllar geçti üzerinden

sen pek çoklarını yapmasan

ben pek çoklarını kaybedebilirdim

lakin işte

lakin ben

kafiyelerimi kaybettim

imla kurallarımı

yaralarımı sen açtın demektense

sen sardın demeyi yeğlerdim

şiirlerimden düşürdün beni

kanattın diz kapaklarımı

pas tutmuş bi yürek atıyor kalemimde

ne senin duymaya mecalin var artık

ne ben gelebiliyorum avare adımlarla sana doğru

biliyorum

ama yanılıyordun

yanılıyordun elbette

büyümek denmiyor buna

küfrediyorum sövüyorum ağız dolusu

sahi

sevemez miydin beni bir parça

bir kez olsun oynamaz mıydın şu tanrıcılık oyununu

pek çok şey

yitirilebilecek pek çok şey vardı

lakin benden önce tanrılarımı

sonra tanrısızlığımı çaldın

bundandır şimdi halden anlamam

adımlamam adın geçen kutsal metinleri

tamam öyleyse diyorum çaresizliğime

geri alınmıyor

telafi de edilemiyor bazı şeyler biliyorum

bir fotoğraf taşıyorum cebimde

anımsandığı gibi ölüyor insan

sizin hiç tanrınız öldü mü

benim bir kere öldü

kör oldum.



Şahıssızyazar&Zeze


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder