10 Kasım 2019 Pazar

Birisi ve bir diğeri


Yürüyordu yolda, kafası oldukça karışık
Epey bir kırışık suratı ve saçları kıvırcık
Çelimsiz, hem de oracıkta yıkılmaya hazır
Göz bebekleri büyük ve etrafı kanlı bir bey.
Bey dediysek de beyefendilik
Ya da nezaketten ve fedakarlıktan
Bir çölde ne kadar su var ise eğer
Ancak o kadar kalmıştır onda...
Küçümser gibi bakar kalabalık, ve en kötüsü
Geçerken irkilir onu gören küçük çocuklar
Ebeveynleri tarafından sansürlenmeye çalışılır
Şiddet dolu filmler gibi görüntüsü...
Ruhu sökülüp elbiselerine dikilmiş
Bir kadının veya bir başkasının
Ayakları düz basmaktan bihaber bir adam
Yürüyordu sokakta, yapayalnız.
Oturuyordu bir içki masasında bir kadın
Kırmızı şarapla dolu bardağı yarım
Ve yalın yalanlarının en soğuk haliyle...
Masumdur aslında düşüncesi
Hele bir de her gece onu düşlemesi
Sanırsın bir ömür mutlu edebilir sanrısı
Teninde var huzur verici bir yuva hazzı
Elbisesinde, hayır hayır, aurasında
Binlerce sevda gibi, ateş gibi, su gibi...
Dudaklarına değen şarap bile aşık
Sarhoş, çaresiz ve dilsiz
Bir kadın oturuyordu içki masasında
En az tanrı kadar yalnız ve en fazla
En fazla yalnız bir kadın kadar yalnız
İnandığı her şey sulanmış, kireçli ve bulanmış
Bıraktıkları solmuş, yaşlanmış...
Bir sonbahar geçiyordu belli ki
Mevsimlik ağaçların dalında
Birkaç tane sarı yaprak kalmış yalnızca
Şimdi ne bahar ne de yaz
Ancak kış gelir
Unutmaya
Ve hatırlamaya çalışırken
Bir adam
Ve bir de kadın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder