16 Aralık 2018 Pazar

mental çöküş


Kara tahtanın bir defa dahi silgi yüzü görmemiş, dokunulması imkansız köşesinde duran beyaz tebeşirle atılmış bir noktayım ben. Çığlıkları duyulmamış, asla görülmemiş, sonsuz bir hiçlik helezonu içinde serotoninden yoksul kanıyla yol alan.

Çektiğim tarifsiz acının hiçbir sebebi yok.

Acı etimde değil.
Acı kalbimde değil.
Acı tamamen beynimde kendi yarattığım kuruntuların insanların sonsuz düşünce ve hareket olasılıklarıyla birleşmiş, elimde kalan son duyguların mayhoş kokusuna mahkum, elleri annesine sarılmışcasına zavallı bir şekilde idam edileceği elektrikli sandalyeye bağlanmış ufak bir bebeğin ruhuma damlayan siyah gözyaşlarında.

Ben ağırca ele geçirildim O'nun tarafından.

Sanki istediğim yol bu gibiymişçesine ama bilmiyordum olmadığını.

Büyük sorunlarım dertlerim yok fakat her geçen gün zaman ve
mekandan kopmaya olan isteğim artıyor.

Varlığım her gün yaşlanırken, yokluğum her gün gençleşiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder