7 Ekim 2018 Pazar
'Lakırtı'
EDİ: Kaderci değilim ama her şeyin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Hayat hepimizden daha zeki çünkü.
BÜDÜ: Beylik laflar etmeye gerek yok bence hayat sadece düşündüğümüzden daha kaotik. Ve nedensellik ilkesi din konusunda çürüyeli 1000yıl kadar oldu sanıyorum. Tanrı kendinden başka neden barındırmaz. Barındırsaydı eğer bu neden tanrı olurdu ve bizi sonu olmayan bir araştırmaya götürürdü.
EDİ: Bu nedensellik ilkesinden daha bağımsız bir şey. Varoluşla alakalı. Enerjilerle ve yaşamla.
BÜDÜ: Tamam sebepler ve sonuçlar vardır fakat deterministik bir ilkeyle işlemez her zaman. Düşündüğümüzden çok daha kaotik. İşi var oluşa veya enerji meselesine getirirsek yaratıcıya ihtiyaç duyarız kısmi tutarsızlık olur çünkü sorgu sonucu yarattığımız deist tanrıyı yanlışlayamam.
EDİ: Bu sadece mantıkla ulaştığım bir şey değil. Ben tanrıyı aramam zaten onun bir parçasıyım, herkes gibi. Dolayısıyla hepimiz aslında biriz. Birbirimizin farklı bedenlerle şekillenmiş haliyiz . Farklı yaşam şekillerini tecrübe ediyoruz ve birbirimize dokunuyoruz Bu tesadüf veya şans olamaz bence.
BÜDÜ: Panteizm ve pananteizm bilim karşısında tamamen çaresizdir BigBang gibi bir de BigCrunch teorisi var ki kütle çekimin varlığı bunu olası gösteriyor evren yok olursa tanrı da yok olur bu tanrı da mutlak olamaz.
EDİ: Bizim bilimimiz o kadar ilkel ki bu bahsettiğim şeyi tam anlamıyla kavramamız neredeyse imkansiz. Her şeyi anlamak demek bu. Her şeyi..
BÜDÜ: Ama çıkış noktası tasavvuf olduğu için daha iyi bir kanıt bulunana kadar bilimi takip etmek daha mantıklı gözüküyor. Ki tanrı hakkında bilimsel kanıt bulunamayacak bir olgu oldugu için inançlı insanlar ne yazık ki bilimin öğretisine boyun eğmek zorunda kalırlar en azından bir süre kadar sonra. Şans ve tesadüf hakkında Fermi Paradoksuna bir göz atmalısın tatlı bir öğreti.
(https://youtu.be/sNhhvQGsMEc)
(https://youtu.be/1fQkVqno-uI)
EDİ: Ama aslına bakarsan bilimden pek bağımsız şeyler de değil söylediklerim.
BÜDÜ: Temelsiz bir hipotezdir henüz hatta gerçekçi olursam metefiziğin içindedir şuan ileride elbet elle tutulur şeyler elde edilebilir ama bu kadar büyük bir konuda "her şeyi" bilmekten bahsedip baştan temellendirme argümanına sahip olmamak pek iç açıcı gözükmüyor gibi.
EDİ: Var aslında hatta çok da ünlü. Paralel evrenler mesela?
BÜDÜ: BigBang ve BigCrunch'a uymama olasılığı olan bir şeyin paralel evrenler adı altında konuşulması garip olmaz mı? Yani hatırlıyorum bahsettiğin şeyi ama zaman çizgisin sonu olduğu bir evren/çoklu evren sisteminde içkin tanrıdan söz edilemez gibi .Ki kütle çekim zaman çizgisini sonlu kılacaktır.
EDİ: Her şeyi bir sebeple açıklamıyorsan kendi varoluşunu neyle açıklıyorsun?
BÜDÜ: Kısa vadede konuşursak anlaşılmakla açıklıyorum Descartesin biraz üzerine koyarak. Berkley gibi var olmak algılanmış olmak demiyorum, kendi varoluşum algıya bağlı. Deist tanrı yoluna girmiyorum çünkü kozmolojik kanıt(hudüs kanıtı) deist tanrıyı da yalanlıyor gibi gözükse de ontolojik kanıt(descartesin kanıtı-deist kanıt) yanlışlanamaz hale geliyor. Düşüncede tutarsızlığa düşmemek için bu konuda septik takılıyorum diyebilirim. Bundan kaçınsam bile ahlakın temellendirmesi problemi yakamı bırakmıyor.
(https://siir.gen.tr/siir/n/nazim_hikmet/berkley.htm)
EDİ: Öyleyse varoluşunu bir temele dayandırmıyorsun. Algılandığım kadar varım diyorsun. Benim demek istediğim sence var oluşun bir tesadüf müydü? Tanrıdan bağımsız sence var oluş amacın ne sen neden doğdun?
BÜDÜ: Milyonlarca yaşam barındıran gezegen olması gerekiyorsa fakat bildiğimiz bir dünya varsa bu tesadüftür. Tanrısız bir sistemde amaçlılık yoktur ,devinim süreklidir fakat planlı degildir bu yüzden nedensellik ilkesi tanrıyla bagımlıdır. Nedensellik yok demek tanrı da yok demektir bu konuda çalışan Gazali sırf tanrı yok dememek için nedenselliği reddetmiştir mesela. Bu arada algılandığım kadar değil anlaşıldığım kadar varım. Etimolojiye pek girmeyeceğim fakat bir kamera tarafından da algılanıyorum ama anlaşılmak biyolojik faktörler içeriyor. Evet var oluşumu bir temele dayandırmıyorum çünkü dayandıracağım tanrı temelinin var oluşunun dayanabileceği bir oluşum yok bu da mantığın kabul etmeyeceği bir durumdur haliyle.
EDİ: Fermi Paradoksunun adını bilmeden ne olduğunu biliyormuşum. Bunu açıklayan çok mantıklı birkaç şey var aslında. Ben tesadüfe inanmam her şey olması gerektiği için olur.
BÜDÜ: Örnek verebilir misin?
EDİ: String teoriye bak bir ara Stephen Hawkingin. Fermi paradoksunda uygarlıkları seviyelere ayırıyor type1 type2 dediği şey. Bilim insanları da tam olarak bu şekilde ayırıyor. Ekleyeceğim şey şu ki uygarlıklar kendi gezegeninin öz kaynaklarını kullanıp yok ettiklerinde 0 seviyesindedir. Kendi gezegenin kaynaklarını teknolojilerini geliştirmek için kullandıklarında yaşamı desteklediklerinde 1. seviye olurlar. Bunu ben değil bilim insanları söylüyor. String teoride Hawking bu gelişmişlik seviyesini boyutlarla açıklıyor. 3. boyut için derinlik uzunluk ve genişlik gibi 4. boyutun ise zaman olduğu söylüyor. Zamana bağımlıyız ama onu bükemeyiz gelecekte ve geçmişte hareket edemeyiz sadece şu anı yaşayabiliriz ve bunun kontrolü bizde değil çünkü 3. boyut algısındayız. Yani Hawking diyor ki 0 seviyesindeki bir varlık 3 boyut algısıyla yaşar ve uygarlık seviyesindeki gelişme boyut seviyesindeki artışla paraleldir. Bu da fermi paradoksunu açıklıyor. Eğer uzaylılar varsa ve bizden daha gelişmişlerse onları algılayamayız. Çünkü 1. boyuttaki bir varlığa 3. boyutu anlatamazsın. Algıları henüz gelişmemiştir çünkü. O sadece 1 boyutu biliyor zıplamanın ne olduğunu anlatabilir misin? Eğer bizden daha gelişmişlerse bizim boyutumuzda yaşamıyorlardır. Eğer bizden daha az gelismişlerse de bizi algılayamazlar.
BÜDÜ: Michio Kakudan dinlemeyi daha çok severim. The Theory Of Everything.. Einsteinın da rüyası..
EDİ: The Theory Of Everything benim de rüyam..
BÜDÜ: Bir evren içerisinde birden fazla boyut(farklı boyut yani hem 4boyutlu canlı hem 5 boyutlu canlı) barındırabilir mi? Bu teorinin işlemesi için çoklu evrenlere ihtiyacımız var. Bu evrenler arasındaki geçişlere ihtiyacımız var. Ve eğer kaotik(entropik) bir evrende yaşıyorsak düzensizlik kendini yok etme eğiliminde olacaktır. Einsteinin birleştirilmiş alanlar kuramı Heisenbergin belirsizlik ilkesine karşı çoktan yenilmiş , kaos ve entropi çoktan düzen ve entalpiyi alt etmiştir. String theory olası 11 boyutu ön görmekte. Ama deney ve gözlem yapma şansı olmadığı için bilimin kolları altından çıkmakta. Olayı felsefe alanına taşırsak hipotez bile kuramayız ki bu da ortada teori kalmaması demek.
EDİ: Hatta bundan ilahi dinler bile bahsediyor örtüşmüyor zannedilse de aslında örtüşüyor. Mesela Kuranda meleklerden va cinlerden bahsediyor. Ve diyor ki onlari göremezsiniz ama sizinle birlikte yaşarlar. Melekleri tasvir ederken ne kadar gelişmiş canlılar olduğundan bahseder doğmadıklarından artık nesli devam etme kaygısı gütmediklerinden ve cinsiyetsiz olduklarından. Aynı şeyi hawking de söylüyor. O seviyede gelişmiş bir varlık için seks çok ilkel bir durtudur. Ve soyunun devamının gelmesini isteyen varlık sayısı azalacaktır. Çünkü çocuğunun olmasını bambaşka şekilde algılar o varlık. O bir ihtiyaç değildir ya da sevilesi bir canlı. Senin parçan ve sen öyle bir seviyeye gelmelisin ki benim artık soyum devam etmeli yok olmamalıyım benim bir parçam yaşamalı diyebilmelisin. O gelişmişlikteki bir varlığın mükemmelliyetçiliğini ve algısını düşün. String Theory kabul gören bir teori
BÜDÜ: İlahi dinleri eğip bükmek tatlı bir şey değil. String Theory çok önemli bir teori ama paradoks olma yolunda ilerliyor. Felsefi tutarsızlıklarından kaynaklanıyor zannımca
EDİ: Ve bir evren içinde tabii ki birden fazla boyut barındırabilir. Bunun evrenle alakası da yok aslına bakarsan bu bizim gibi canlıların var olan evreni algılayış şekli. Yani evren bir ama her canlı bunu aynı şekilde algılamıyor. Hawking de diyor ki 10 boyut var. 10. boyuta ulaşmak evreni bütünüyle anlamak ve algılamak demek the theory of everythingle burada birleşiyor string theory ve 10. boyuta ulaşmak tanrıya da ulaşmak/ya da tanrı olmak demek fermi paradoksuyla da burada birleşiyor
BÜDÜ: Ama tanrının nedeni tartışlamayacağından bu düşünce sistemi nedeni olmayan bir şey doğuruyor. Tanrı nedensellikle beraber reddedilecek bir düsünce ama tanrının varlığı da tek başına nedenselligi yanlışlayacağı için bu felsefi olarak bir tutarsızlıktır ve felsefi tutarsızlıklar üzerine bilim yapılmaz. Yani bu teorilerin içinden tanrıyı çıkartırsak daha saglıklı devam edebiliriz. Yani Laplace'ın dediği gibi "böyle bir hipoteze ihtiyaç duymuyorum" diyebilmeliyiz. Teorinin sonucu olarak 10. boyuta ulaştığımızda tanrıyı bulursak ancak tanrı bu denklemin bir parçası olabilir.
EDİ: Tanrı ya da sen buna ne diyorsan son ya da başlangıç öyleyse?
BÜDÜ: Evvet çünkü tanrı sondur ve her şeyi bildiğimizde(eğer) onun hakkında konuşabiliriz. Teorinin sonucu tanrı olacaksa kabulumdur. Ama daha teori ilkelken işin içine tanrıyı sokmak bilime haksızlık ve teolojik bir kibir gibime geliyor. Bu arada 11. boyut(son boyut) yine zaman onu da belirteyim .10 boyut maddi 1 boyut zamani olarak geçiyor diye hatırlıyorum. "Tanrı ya da sen buna ne diyorsan son ya da başlangıç öyleyse" şöyle ki tanrı başlangıç olamaz çünkü tanrının varlığı temelsizdir yani başlangıç diye bir şeyden bahsetmek mantıksız her başlangıç kavramı bizi daha eskiye götürür mutlak yaratıcı mantığa uygun değildir. Ama son olabilir. Biz insanlığın ulaşacağı son evre belki de. Binaenaleyh tanrı sondur. Sonuçtur. Yine de içkin tanrı kavramı bu konular dışında bircok pürüz barındırıyor inanacak olsaydım pürüzsüzleştirilmiş bir deizme(aşkın tanrı) inanırdım.
EDİ: Aslında son ya da başlangıç derken tanrıdan değil bizden bahsediyordum. Yani her şeyi anlamamız demek bizim sonumuz ya da başlangıcımız olmalı.
BÜDÜ: Her şeyi anlamak olası değildir diye düşünüyorum. Fizik kara delikleri de çözünce tamamlanmış bir bilim olacak dediler bak şimdi nelerle uğraşıyorlar. Tanrı üzerine konuşulamayacak bir olgudur diyip agnostik takılmak ve teist tanrı karsısında acizmisim gibi davranmak istemiyorum fakat benim sorunum Descartes ve aşkın tanrıyla. Biraz da senin(panteist-pananteist) tanrınla. Ve bu sonlar başlangıçlar birbirini takip eden süreçler olmalı yani son bir baslangıç doğurmalı ölen evren yenisini meydana getirmeli. Blablubla..
EDİ: Çok tuhaf değil mi?
BÜDÜ: 'Öyleyse kim kurtaracak beni varolmaktan? Hayatımı toprağa veriyorum..'
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder